" Kuş ölür, sen uçuşu hatırla..."

Ali Ayşe'yi seviyor. (mu?)

Canım sıkılıyor dostum...

Bir hikâye uydurmayı denesem okuyacak mısın acaba? 
Dürüst bir şekilde sonuna kadar okuyacak mısın?

Müzik dinlerken kafamı veremiyorum galiba yazmaya. Neden böyle oluyor acaba diye kendime sormaya bile çekiniyorum, malum kendime bile "kafan basmıyorsa sus birader" diyecek kadar kızıyorum bazen. O yüzden; hadi biraz boş boş konuşup bir şeyler anlatmama izin ver sana.

Birbirini seven iki kişiden bahsedeceğim sana, inan bana bu sefer ben değilim olayın başkahramanı. Seni de koymayacağım esas kız rolüne, gerçi esas kıza da benzemiyor değilsin ya tarz olarak. Birbirine aşık bir çiftimiz var dostum. İsimlerini söyleyeyim ki sana şimdiden karakterleri benimse sende. Esas oğlumuzun adı; Ali, esas kızımız ise; evet tahminin doğru. Esas kızımın adı da Ayşe. Neden bu isimleri seçtiğimi en sonunda açıklayacağım, şimdi gelelim hikâyemize...


Ali, günlerden bir gün her zaman ki aylık tavırlarıyla sokakta dolaşmaya devam ediyordu şehrinin. -Sahi ben şehri belirlemedim dimi? Muş olsun şehrimiz.- Ali sanki şarkıya nazire eder gibi dimdik olan Muş yollarında vaktini ve kas gücünü harcamaktan başka bir işe yaramayan bu dolaşma eylemini gerçekleştiriyordu.

Günler ilerledikçe bizim aylak üzerinde aile baskısı artıyor artık bir iş ve bir eş bulması için. Ali'nin artık bıkma noktasına geldiği bir gün yine küfürler ederek sokakta dolaşırken bir kız görüyor karşı kaldırımdan geçen. Biraz serseri ve biraz da aylak olmanın verdiği cesareti kullanan Ali takip etmeye başlıyor kızı, evine ve mahallesine kadar öğreniyor da bu azimli takip sonucunda.

Ali'nin aylak günlerini geride bırakmak ve mutlu olabilmesi için ismini dahi bilmediği ancak ilk gördüğü anda etkilendiği bu kızla tanışması gerekiyordu. Günler ilerliyor, haftalar geçiyor ancak Ali'den beklenen tanışma adımı gelmiyor ve hatta daha fazlası olarak kızın adını bile araya birilerini sokarak öğrenmeye çalışıyor ancak her defasında sanki kader bile ona düşmanmışçasına her girişimde eli boş bir şekilde geriye dönüyor.

Ali yine bir gün kızın evinin olduğu sokağın başında aylak aylak kızın çıkmasını beklerken uzaktan gelen iki kişiyi fark ediyor. Acaba o mudur? Yanında ki kimdir demeye kalmadan gelenin o olduğunu ve yanındakinin haftalar, günler ve aylarca peşinden ayrılmadığı kızın sevgilisi olabilme ihtimali kafasında delice düşüncelerin ve korku salacak fikirlerin dolaşmasına sebep oluyor. Bu hastalıklı fikirler Ali'yi yiyip bitirirken hiç ummadığı bir yerde esas kızımızı tek yakalıyor Ali. Artık her şeyi göze alıp onunla tanışması gerektiğini biliyordu Ali, artık bir şeyleri yapma sırası kendisindeydi ve ilk adımı atan o olmalıydı...

Öyle de oldu. İlk adımı Ali attığında gerisi su gibi aktı peşinden. Ali aylarca takip ettiği, tabiri caizse sapığı olduğu kızın artık adını biliyor ve sevgilisi olmak için elinden geleni yapıyor, daima Ayşe'yi etkileme çalışıyordu. -Başarıyordu da-

Ali ve Ayşe mutlu bir birliktelik için ellerinden geleni yapıyorlar ve kısmen de başarılı oluyorlardı kendi özellerinde. Ali, Ayşe için yapabileceklerini sergilemekten çekinmiyor Ayşe'yi daha fazla etkilemek ve onun kahramanı olmak için elinden gelen tüm çabayı sarf ederek mutlu sonun onu beklediği aslında bir bitiş ve başlangıç sebebi olan aşka kendini kaptırıyordu.

Ali ve Ayşe zamanla birbirlerine iyice alışıyorlardı. Artık öyle bir evredeydi ki sevgileri; Ali, Ayşe'nin aklından geçen şeyleri tahmin ediyor bir sonra ki adımını ona göre atıyordu. Her ne pahasına olursa olsun birbirinden kopamayan bu genç aşıkları daha neler bekliyordu acaba? Günler, haftalar geçtikten sonra günlerden bir gün Ali; "Ayşe'ye seninle yaşlanmak istiyorum!"  Diye bir cümle kurdu ve bir şeyler anlatmak istedi. İşte tam da bu nokta da artık geri dönüşü olmayacak karmaşalar başladı, zira Ali'nin söylediği bir evlenme teklifinden başka bir şey değildi ve bu durumda işin içine aile faktörü girmek zorundaydı.

Ailelerin devreye girmesiyle başlayacak sorunlar yumağından habersizdi iki sevgili aşklarıyla günü gün ederken. Ailelerin tanışması ve anlaşamaması bir yana çocuğun ailesi kızı, kızın ailesi de çocuğu istemiyordu artık. Nereye kadar gideceklerini bilmedikleri bir aşkın içerisinde sürükleniyordu ikisi de, olacaklardan haberi olmayan avareler gibi yaşıyorlardı önlerindeki zamanı. Aslında bir sonun onları beklediğinden haberdar değildi her ikisi de, çünkü ayrılma ihtimali ya da kavuşamama ihtimali akıllarından bile geçmiyordu birbirini delice seven Ali ve Ayşe'nin...

Zaman kavramı geçmeye ve ömürlerinden dilimleri çalmaya devam ederken, iki genç ilk tartışmalarını aileler yüzünden yapmaya başlamıştı bile artık. Zira herkes kendi ailesinin tarafını tutmaya devam ederken ufak tartışmaları başlatmış oluyordu her ikisi de... Ali'nin sevdiği kız bir anda artık Ali'nin imkânsız aşkı konumuna geçmişti. Olan bitene anlama veremiyordu ikisi de, bir birlerini bu kadar severken sadece aileler yüzünden bile bu duruma gelmek ikisinin de canının acıtmaktan öte sonu belli olmayan bir sürüklenişten başka bir şey değildi ikisi içinde. Ali sevdasının peşinden koşmaya ne kadar niyetli olsa da, Ayşe artık Aliyi yarı yolda bırakmak için tabiri caizse kendini şartlamış bir şekilde kendinden soğutma çabaları içerisine girmiş ve başarılı olma yolunda da emin adımlarla ilerliyordu çevreden bakanlar için. İkilinin aşkına gıptayla bakanlar, şimdi bu işin ne zaman biteceğini aslında önce kimin terk edeceği üzerine bahis oynama bile başlamışlardı. Aslında ikisi de çok iyi anlıyordu sonlarının yakın olduğunu ama bunu kendilerine bile itiraf edecek gücü bulamıyorlardı kendilerinde. Aylarca emek verip büyüttükleri aşklarını bir kalemde silmek ikisinin de ağırına gidiyordu, hele ki bir birilerini delice sevmeye devam ederken aileler yüzünden böyle bir son yakışmıyordu sanki aşklarına. Bu yüzden Ali kararlıydı bu sorunu çözmeye, üzerine gittikçe artık baskıdan mıdır bilinmez sorunlar karşısında Ali galip geldikçe Ayşe bıkmaya başlıyordu. Ali'nin yapacakları sınır noktasına ulaştığında bile durmaya niyeti yoktu ama artık kaçınılmaz son için bir buluşmaya bakıyordu her şey. Ve o günün gelişini Ali telefonuna gelen "Buluşalım mı? Konuşmamız gerekenler var." mesajıyla anlamıştı, anlamıştı fakat Ali'nin pes etmeye niyeti yoktu çünkü onun bildiği doğrular arasında sevdiğine ihanet yoktu. Dediği lafın arkasında durmakta ve sevdiğini kaybetmemeye kararlıydı, ta ki Ayşe'yle o gün buluşana kadar...

Son konuşmalar hep ağır olmuştur bir ilişkiler için, bu yükü kaldırabilecek gücü var mıydı Ali'nin? Cevabını bilmediğimiz bir sorudan ibaretti aslında bu. Ayşe'nin söyleyeceği şeylerin olumlu şeyler olması için günlerce dua etmişti Ali, günlerce aklını kurcalayan bu "acabalar" yüzünden uykusuz kaldığı zamanları göz önüne getirdi Ali, uykusuzluğa ve düşünceli bir yapıda olmasına alışmıştı artık. Zira Ali'ye de çektiği acılar ve zorluklar daha fazla dayanma gücü veriyordu, bu zorluklar karşısında ailelere meydan okuyan Ali'nin delice cesaretini takdir etmesi ve kendisini de bir şeyler yapması gerekirken; Ayşe köşeye kıstırılmışlık hissinden kurtulamayıp ailesine karşı bir tavır sergilemekten sürekli kaçıyor ve her şeyi oluruna bırakma çabası içinde emek verdiği aşkını hiçe sayacak nitelikte tavırlar sergiliyordu. Aslında ikisi için de zor olan bu ayrılık sürecinde ilk adımı atması gerekenin kendisi olduğunu iyi biliyordu Ayşe, Ali'yi kendinden soğutmaya başlamıştı zaten onları bekleyen ve her şeyi bitireceği son güne gelmeden önce. Soğuk tavırları Ali'nin dikkatini de çekmişti uzun zamandır, bir şeyleri bitirmeyi isteyen birinin geç ve soğuk gelen cevaplarından başka bir şey değildi Ayşe'nin yaptığı tavırlar. Alışmıştı artık iki sevgili sonlarının gelecek oluşuna ve her şeyi bitirecek o konuşmaya giriş yapma önceliğini kibarlığından değil de olması gerekenin o olduğu için Ayşe'ye vermişti Ali son günde.

Son sözler başlamıştı artık, biteceğinin ikisi de anlamıştı hemen oracıkta yılları devirdikleri aşkları ve sevgilerinin. Çünkü aileler karışmıştı işe bir kere, ayrılması yani terk etmesi için baskı yapıyordu Ayşe'ye ailesi. Baskıları bir kademe daha ileri taşıyan aileler artık işi tehdide bile götürmeye kararlı olduklarını ortaya koydukları noktada Ayşe kesmişti sözü ve gereken cevabı vermişti ailesine; "Tamam, sizin dediğiniz olsun bitireceğim ilişkimi ve artık görmeyeceğim onu sizin dediğiniz olsun." Ayşe'nin ailesin karşı bu söylediği sözler ilişkiyi de bitirmek için kullanacağı sözler olacağından habersizdi Ali. Her şeyin ilk başladığı yere gitmeye karar vermişti Ali, içerisinde hâlâ umut taşıyan bir çocuk gibiydi Ali. Her şeyin biteceğine adı gibi emin olmasına rağmen her şeyin başladığı yerde her şeyi bitirebilecek güçte olmadığını düşünüyordu Ayşe'nin, fakat yanılıyordu. Her şeyin başladığı yer bile değiştiremedi Ayşe'nin her şeyi bitirme kararını, "her şeyden ve herkesten çok seviyorum" dediği adamı ailesi için terk ediyordu şimdi Ayşe. Oracıkta bir bankta son sözlerini ederek bırakıyordu yılların aşkını ve sevgisini. Her kelimenin canını acıttığını kendisi de iyi biliyordu fakat artık bitirmesi gerekiyordu, her ne kadar istemese de başkaldırışı beceremiyor ve aşkının önünde duramıyordu Ayşe... Ali'nin en çok kızdığı şey de buradaydı zaten, onu bırakıp gitmesine bir lafı yoktu Ali'nin çünkü sevdiğinin mutlu olmasını isteyen birisiydi ve onu mutlu etmek için her şeyi yapacak delilik derecesindeydi. Fakat bu gidiş, bu engeller karşısında kaçmayı seçen tavrını yediremiyordu Ali kendi yaptıklarından sonra. Konuşmada sadece Ayşe konuşuyor ve Ali dinlemekle yetiniyordu çünkü duyduğu şeyler onu hayrete düşürüyordu her sözcüğünde. Ayşe'nin "bitti" dediği noktada sözü alma sırasının kendisine geldiğini düşünen Ali lafa girdi; "Bitti mi söyleyeceklerin!" diyerek. Ve aldığı "Evet, bitti" cevabından sonra, "şimdi de sen dinle!" diyerek anlatmak istediklerini bir çırpıda anlatmaya niyetli olduğunu belli ediyordu. Ona da zor geliyordu bu konuşmayı sürdürmek ama son sözlerini söylemesi gerekiyordu bunca emeğini hiçe sayan sevdiğine karşı. Beklenen son sözlerini sıralamaya başlayarak Ali finalini getirdi konuşmanın; "Bunca verilen emeğin sebebi neydi? Ben niye koştum ve çabaladım sevdamızın arkasından. Senle birbirimize verdiğimiz bir söz vardı ve sen şimdi bunu tutmaktan vazgeçip gidiyorsun." Diren bir nefes alıp bir sigara yaktı Ali, hayatında hiç sigara içmemesine rağmen orada gördüğü birinden sigara ve ateş istemişti Ali o efkârla. Sigarasından aldığı nefesten sonra devam etti konuşmasına Ali; "Bitti artık her şey, sen şimdi gidiyorsun ya birbirimize verdiğimiz sözleri hiçe sayarak, senin hep mutlu olmanı isteyen ben şimdi son bir şey diliyorum tanrıdan; Mutsuz ol bundan sonra!" Son sözlerinden sonra kalktı ve arkasına bakmadan yürüyüp uzaklaştı Ali oradan, Ayşe'nin ne halde olduğuna bakmak bile gelmiyordu içinden. Çünkü çok kızmıştı ona ve artık her şeyi bitirmişti.

Velhasılı kelam son sözler söylenip her güzel şeyin bir bitişi olduğu gerçeğini tatmıştı Ali ve Ayşe'de. Hayatın bu çirkin yüzü ikisinin de suratlarına bir tokat indirmişti o anda ve o yerde. Her şeyin başladığı yer, her şeyin bittiği yerle aynı olması ikisinin de acısını arttırıyor muydu acaba? Galiba bu sorunun cevabını sonsuza kadar sadece ben bileceğim. Beynimin içinde dolaşıp duran bu iki aşık artık bir arada değiller şimdi, çünkü biri ihanet etti ötekine ve her şey bitti. Hani yazının başına demişti ya isimleri Ali ve Ayşe diye seçmemin sebebini açıklayacağım diye, onu son ve ayrı bir satırlık yazıyla açıklayayım ve bu sefer mutlu bitmeyen hikâyeyi noktalayayım. Unutmadan genel de mutlu sonlar sadece filmlerde oluyor. Bir de sonuna kadar okuyanlara teşekkürler.

Her zaman Ali Ayşe'yi seviyor oluyor belki, fakat bu sefer Ayşe Ali'yi sevmiyor.



Comments (0)

Yorum Gönder